Sosyal medya ve devrimler

2013 sonu ve 2014 başında Türkçede iki kitap yayınlandı. Bir tanesi Katalan akademisyen Manuel Castells’in “İsyan ve Umut Ağları-İnternet Çağında Toplumsal Hareketler” kitabı, diğeri de Gazeteci araştırmacı Paolo Gerbaudo’nun “Twitler ve Sokaklar- Sosyal Medya ve Günümüzün Eylemciliği” kitabı.
Her iki kitap da 2011 yılında arka arkaya gerçekleşen Tunus, Tahrir Arap devrimlerini, İspanya Öfkeliler hareketini ve ABD Wall Street’i İşgal Et! Hareketini sosyal medya ve internet kullanımı yönüyle analiz etmişler.
Öncelikle söylemeliyim ki her iki kitap da bilmediğimiz ya da yüzeysel bildiğimiz birçok ayrıntıyı gözler önüne seriyorlar. Mutlaka okunmalı.
Yazarlar sosyal medya, internet ve toplumsal hareketler konusunda farklı görüşlere sahipler. Hatta Paolo Gerbaudo kitabında sık sık Castells’in temsil ettiği “Ağlar” kavramı üzerinden Castells’i eleştiriyor.
Her iki kitabı okuduktan sonra bazı ‘ilginç’ gözlemlerim oldu. Aynı toplumsal hareketin aynı dönemine bakan her iki yazar da kendi hipotezine en uygun ve destekleyecek verileri ‘bulup çıkarıyor’. Bu duruma en çarpıcı örnek Mısır’da devriminin ilk günlerinde hükümet tarafından internetin kapatılması ve 5 gün sonra açılması idi. Bu olaya her iki yazar da bakıp farklı sonuçlar çıkarmış. Gerbaudo, günde 18 milyon dolar kaybeden Mısır ekonomisinin zorlaması ile mecburen 5 gün sonra internetin açıldığını söylerken; Castells ise Avrupa’dan açılan “Ağ Arka Kapısı” ve eski çevirmeli telefon hatları ve modemleri kullanan aktivistler zaten internetin kesilmesini etkisizleştirmişti diyor.
Bu kitaplardan da yola çıkarak toplumsal hareketlerde Facebook ve Twitter gibi sosyal medya araçlarının rolü üzerine yazacağım.
Tekno-iyimserler ve Tekno-kötümserler
Internet teknolojileri konusunda iyimser bir pozisyon alanlardan birisi Clay Shirky’dir.  Tekno-iyimser Shirky “Daha fazla bilginin kendiliğinden daha fazla kolektif eyleme dönüşeceğini öngörüyor.”(*) Yani tekno-iyimserlere göre internet ve sosyal medya kendiliğinden demokrasiyi getirecektir.
Tekno-kötümserleri Evgeny Morozov ve Malcolm Gladwell temsil ediyor. Morozov, “miskin aktivizm” adını verdiği çalışması ile bir Facebook grubuna katılmaktan başka bir talepte bulunmadan dünyayı anlamlı bir şekilde etkilediği yanılsamasından bahsediyor.(**)
Facebook ve Twitter gibi sosyal medya kanallarını çoğunlukla eğlence olsun diye, siyasal örgütlenmeden ziyade o gün yapılan şeyleri paylaşmak amacıyla kullanıldığını vurguluyor. Ayrıca bu teknolojilerin devletin güvenlik aygıtlarının kişileri izleme olanaklarını artırdığını da söylüyor.
Bir başka Tekno-kötümser NewYorker yazarı Malcolm Gladwell’e göre ise, Radikal siyasi hareketler güçlü bağlar gerektirirken, sosyal medya zayıf bağlar sağlar ve devrimci eyleme uygun değildir.
Her iki Tekno-kötümser yaklaşım da sosyal medyanın eylemin yapıldığı yerel coğrafyalardaki müdahil rolünü ve onları benimseyen toplumların kültürel özgünlüklerini dikkate almadan değerlendirme yapmaktadır.
Lidersiz mi?
Castells “ağlar” ve Negri ile Hardt ise “kümeler” tanımları ile son dönem halk hareketlerine ve devrimlerine bakıyorlar. Bu yazarlar son dönem halk hareketlerinde “yataycılık” ve “lidersizlik” iddialarını destekleyecek verileri arıyorlar. Protesto hareketlerini “ağla birbirine bağlanmış”, eylemcileri ise “yatay ilişki kuran kişiler” olarak görüyorlar. Bu yazarlarda ‘yatay’, ‘açık’ ve ‘ağla bağlanmış’ terimlerinin bolca kullanıldığı analizleri görürüz.
Oysa Mısır, İspanya, ABD hatta Türkiye örneklerine ayrıntılı olarak baktığımızda mutlak lidersizlikten bahsedemeyiz.
Sosyal medya karmaşık, akışkan ve yumuşsak liderlik biçimleri ortaya çıkarır. Etkili Facebook sayfa yöneticileri, eylemci Twitter aktivistleri, gönülsüz ve anti-liderlerdir.
Facebook sayfa yöneticileri, eylemci Tweet yoldaşları, zeminin belirlenmesinde, içinde kolektif eylemin serpileceği bir duygusal ortamın kurulmasında söz sahibidirler. Burada bir çeşit “Yumuşak liderlik”ten bahsedebiliriz.
Sosyal Medyanın seferber edici ve harekete geçirici rolü
BBC muhabirlerinden Paul Mason 2009-2011 arasındaki halk hareketlerini, devrimleri değerlendirirken şunları söylüyor:
“Facebook, güçlü ama esnek bağlar kurmak amacıyla açık ya kapalı gruplar oluşturmakta kullanılıyordu. Twitter, ana akım medyanın hantal ‘haber toplama’ mekanizmasını atlayarak, gerçek zamanda örgütlenmekte ve haberleri yaymakta kullanılıyordu. Son olarak da Youtube ve Twitter bağlantılı fotoğraf siteleri (Flickr, Twitpic) iddia olarak ileri sürülen şeylerin anında kanıtlanmasını sağlamakta kullanılıyordu.”
Yeni teknolojilerle ortaya çıkan yeni medya her zaman için toplumsal hareketlerin hem iletişimi gerçekleştirmelerini hem de eylemlerini örgütlemelerini ve tabanlarını hareket geçirmelerini sağlayan bir kanal oluşturmuştur.
Sosyal medyayı esas olarak son derece dağınık ve bireysel davranan bir kitlenin fiziksel biçimde toplanmasını kolaylaştıran ve bunda kılavuz rolü oynayan bir araç olduğunu görürüz.
Sosyal medya mevcut yüz yüze toplanma biçimlerinim yerine bir başka şey getirmiyor, aksine onları tamamlıyor. Yeni yüz yüze iletişim sağlama biçimlerini yaratılmasının vasıtası olarak rol alıyor.
Geleneksel örgütlenmeler yetersiz kalınca, kolektif eylemin yapısı her zaman için, ‘zemini belirlemek’ten sorumlu iletişim biçimleriyle şekillenir. Bu bugün Facebook ve Twitter, yarın başka yeni teknolojiler olabilir.
Twitter ve Facebook Devrimleri miydi?
Yukarıda öne sürülen tüm bu iddiaları kanıtlamak için Mısır Arap devrimi, İspanya Öfkeliler, İzlanda Mutfak Devrimi ve ABD Wall Street’i işgal et hareketlerinde sosyal medya kullanımlarını ayrıntılı incelemek gerekiyor.
Aşağıdaki soruları soran ve yanıtlar arayan yazılar bu konuda yapılacak tartışmalara çok fazla katkı verecektir.
Mısır Facebook ve Twitter Devrimi miydi?
İspanya’da olanlar Facebook ve Twitter Devrimi miydi?
Wall Street’i işgal et! Facebook ve Twitter Devrimi miydi?
İzlanda Mutfak Devrimi Facebook ve Twitter Devrimi miydi?

(*)Shirky’nin aşağıdaki iki yayını, bu iyimserliğini en net ifade ettiği yayınlarıdır.
2008 Herkes buraya geliyor-here come everybody
2010 Bilişsel Hafıza Cognitive Surplus
(**)Morozov “The brave new World of Slacktivisim”

Morozov The Nel Delusion Internet Aldatmacası, 2011
(Bu yazı 10 Aralık 2014 tarihinde yayınlanmıştır)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Faust, Mephisto ve ruhunu şeytana satanları anlatan bir film – Önder Özdemir

Hollywood hep aynı masalı anlatıyor: Kahramanın Sonsuz Yolculuğu – Önder Özdemir

Nazilerin dolandırdığı “Ankara Casusu”: İlyas Bazna – Önder Özdemir